Alî Haydar Koç : Kürt ve Ermeni Soykırımı Üzerine ( 1915 - 1918 ) - I - ve - II -
Kürt ve Ermeni Soykırımı Üzerine ( 1915 - 1918 ) - I - 20.yy'ın ilk çeyreğinde Kürtlere ve Ermenilere karşı Osmanlı İttihat ve Terraki Komitesinin 1. Dünya Savaşı esnasında gerçekleştirdiği soykırım ile ilgili değişik arşivlerden, kütüphanelerden ve dönemi yaşamış tanıkların anlatımlarından elde edilen sözlü ve yazılı belgelere dayanarak yapılan araştırmaların sonuçlarının bilimsel doğrulukları açısından çok farklılıklar göstermesi dikkat çeken bir olgudur. Bu konuda dünyanın değişik üniversitelerinde tarih alanında akademik araştırma ve bilimsel çalışmalar yürüten bazı tarihçilerin de kendi ulusal çıkarlarının yanında değişik siyasal ideolojilere dayanarak düşünce üretmeleri, kullandıkları verilere ve çalışmalarına bilimsel tarafsızlık açısından gölge düşürmektedirler. Yine yapılan çalışmalarda Ermeni soykırımı olgusu çokça öne çıkarılırken, Kürt soykırımı olgusu çoğunlukla araştırma konusu yapılmayarak geri plana atılmakta ve Ermeni soykırımı olgusu içinde bir kaç cümle ile geçiştirilmeye çalışılmaktadır.
Bu alanda uluslararası düzeyde yapılan bilimsel ve siyasal toplantılarda da 1. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında Kürtlere karşı Osmanlı Türklerinin gerçekleştirdiği soykırım hemen hemen hiç işlenmeyerek taraflı davranılmaktadır. Bu konunun nedenleri üzerinde ayrıca eleştirel çalışmaların yapılması gerektiğinin inancını taşıyorum. Örneğin Kürtler ve Ermeniler Ortadoğu'da aynı tarihi kaderı paylaşmakla birlikte, aynı zamanda da 20.yy'ın ilk çeyreğınde soykırıma uğrayan uluslarıdır. Tarih bilimi alanında çalışmalar yürüten araştırmacılar için 1. Dünya Savaşı esnasında bu kadar içiçe girmiş olan Kürtler ve Ermenilere karşı yapılan soykırım eşit derecede incelemekle yükümlüdürler. Bu konuda bazi ciddi çalışmaların dışında, çoğu araştırmacının Kürt soykırımını pek dile getirmemesini anlamak mümkün değildir.
Türkiye'deki Türk Tarihçiler 1923'den itibaren ( ki bunların hemen hemen hepsi 1915 - 1918 Kürt ve Ermeni soykırımından sorumlu tutulan İTTK'nın üyeleri idi ) Kürt soykırımını hiç bir şekilde dile getirmedikleri gibi, 1915, 1940 yılları arasında tekrardan Kürdistan'da Kürt ulusuna karşı gerçekleştirilen Kürt soykırımlarının siyasal ve ideolojik zemininin hazırlamasında önemli roller oynamışlar ve yüzyıl kadar uzun bir sürede Kürt ulusunu bilim adına tümden inkar edilmesine yolaçarak, tarih araştırmalarında büyük sahtekarlıklarla tahribatlara neden olmuşlardı. Türkiye tarihçileri açısından bu durum daha değişmiş değildir. Türk Tarihçilerinin resmi ideolojiye dayalı siyasal düşüncelerini anlamak mümkündür.
Balkan Harblerinden ( 1912 ) sonra, İttihatçılar Türk milliyetçiliğini yaygınlaştırma derneklerini kurarak milli bir Türk ideolojisi yaratma çalışmalarına hız verdiler.
Bunların en önemli ideologları; Ziya Gökalp ( Kürt ), Ahmet Ağaoğlu ( Rusyadan ), Tekin Alp ( Yahudi ) ve Yusuf Akçura ( Tatar ) idi.
İttihatçılar Ocak 1913'de Osmanlı Hanedanlık merkezini basarak resmen kendi kontrollerinde bir diktatörlük kurarak, Osmanlı mebusan meclisini, bütün bakanlıkları, önemli idari merkezleri, orduyu, polis ve istihbarat teşkilatını ele geçirerek Osmanlı ülkesinin her yanını Talât, Enver, Cemal Paşalar, Dr. Bahaettin Şakir, Cevdet Bey, Dr. Tevfik Rüştü, Dr. Mehmed Reşid, Dr. Nâzım, Şükrü Kaya, Mahmud Kâmil, gibi önemli şahıslar kontrol ediyordu.
1915 yıllında İttihatçi komitecilerin önemli adamlarından biri olan, Dr. Nazım yapılan gizli bir toplantıda şunlari söylüyordu; “Bana kalırsa, Türk olmayan unsurları, hangi ulustan olursa olsun ( kastedilen Kürtler ve Ermeniler ) ve hangi dinden olursa olsunlar, ortadan kaldırmalıyız. Ülkemizi Türk olmayan unsurlardan temizlemeliyiz. Bana göre din bir hiçtir” diyerek bütün İttihatçılarin gerçek fikirlerini formüle ediyordu. 25 Şubat 1915'te İttihatçı yöneticiler Osmanlı devletinin hüküm sürdüğü bölgelerdeki bütün Eyalet Valilerine ve yöneticilerine Ermeniler hakkında talimatlar yollarlar. 24 Nisan 1915'te İçişleri Bakanlığı, Ermenilerin sahip olduğu bütün merkezleri kapatır ve evraklarına da el koyarak yöneticilerini de tutuklarlar. 14 Mayıs 1915'te Ermeni Tehcir Kanunu çıkarıldı ve bu uygulamaların başına da Bahattin Şakir, Dr.Nazım, Şükrü ve Dr.Mehmet Reşit getirilir. Ermeni Soykırımının alt zemini oluşturulduktan sonra, 18 Mayıs'tan ( 1915 ) itibaren İTTK merkezinin başında bulunan Talat, Enver ve Cemal Paşalar Şifreli Telgraflarla bölgedeki adamlarına katliam talimatlari verirler. İttihatçılar 1. Dünya Savaşı esnasında kendilerine zararlı gördükleri ulusları yoketmeyi önemli bir görev olarak görüyordular ve bu sebeple Ermeni ulusunu acımasızca 1915/16 yılları arasında soykırıma tabi tutarak yokettiler. Ermeni katliamında Almanya devletinden büyük destek alan Osmanlı Türkleri Birinci dereceden sorumludur. Katliam esnasında ve sonrasında, aynı yönetim ve yöneticiler tarafından planlı, programlı ve gizli yasalarla soykırıma tabi tutulan Kürtleri, Ermenileri öldürmekle suçlamak büyük bir tarihi yanılgıdır. Ermeni ve Kürt soykırımında en üst düzeyde sorumluluk taşıyan Osmanlı Talat Paşa Hatıralarında şöyle yazıyor; “vicdansız ve karaktersiz insanların elinde bir facia şeklini” aldığını, kendisinin birçok geceler uyku uyumadığını ve “Ermeniler'in tümüyle yokedilmesine yönelik eylemlere karşı olduğunu” itiraf ederek, özellikle Kürtlerin soykırıma katılımı konusunda şunu yazıyor: “Genel valiler ve valiler sorumluluk korkusuyla olayları mümkün olduğu kadar önemsiz göstermeye çalısmış ve kabahati kısmen Kürt halkına yüklemiştir.”
Dema Nû : 21. 04. 2005
Alî Haydar Koç http://www.xoybun.com/extra/slide/Unbenannt-2.swf
http://www.pdk-xoybun.com/nuceimages/Newroz_Kurdistan_PDK_Xoybun_02.jpg
http://www.pdk-xoybun.com/nuceimages/Nexise_Kurdistane_PDK_b.jpg
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Kürt ve Ermeni Soykırımı Üzerine ( 1915-1918 ) - II - Osmanlı devleti ile Kürtler arasındaki ilişkiler 19.yy'ın başından itibaren yerini şiddetli çatışmalara bırakmış ve 1830 yıllından sonra Kürdistan ve Kürt toplumu imparatorluk orduları tarafından büyük saldırılara maruz kalarak, katliam, zulüm, soykırım, tehcir ve bitmeyen askeri seferlerle baskı altına alınmak isteniyordu.
İttihatçılar, Birinci Dünya Savaşı esnasında Kürtleri planlı ve programlı yöntemlerle yok etme girişimlerini başlatarak, değişik tedbirler alıyordular. 1915 yıllından itibaren Kürt tehcirinden sorumlu olan “Muhacirin Müdüriyeti Umumiyesi” kurumunun yanında “Aşiret Reislikleri ve Göçmenler Genel Müdürlüğü” oluşturulmuş, başına eski Ziraat Bakanlarından Şükrü Kaya getirilmiş ve bütün bu kurumlar, Talat, Cemal ve Enver Paşaların gizli soykırım planlarına yardımcı oluyordu.
Göçertilecek olanların yerleştirilmesine dair kanunun 12. maddesi şöyle idi : “Kürtler ufak ufak kafilelere ayrılıp silahlarından arındırılarak değişik bölgelere gönderilecek ve orada genel nüfusun yüzde beşini geçmeyecek ve Kürt mülteciler yerlerine geri gönderilmeyeceklerdir. Yozgat ve Ankara'ya Kürt Reisleriyle, Molla ve nüfuz sahibi kişiler ilkin diğer kişilerle ilişkide bulunmayacak şekilde ayrılacak ve hükümet gözetimi altında bulundurulacaktır.”Kürt soykırımı konusunda İttihatçıların çok önceden hazırlıklarını yaptıklarını ve savaş sırasında sadece uygulamaya geçtikleri görülüyor.
Kürdistan ve Kafkasya Cephesinin komutanı Enver Paşa, İstanbul'da katıldığı bir davette şunları ittiraf etmekte idi : “Sarıkamış çarpışmasında dıştan bakarsak yenildik sayılır, fakat gerçekten muzafferiz; çünkü, sarıkamış ormanlarından Erzurum'a kadar uzanan yollar üzerinde onbinlerce Kürt gençlerinin cesetlerini bıraktık.” Enver Paşa'nın bahsettigi cesetler 90 binin üzerinde idi. Sarıkamış'ta hemen hemen bütün ordu, Kürt askerlerinden oluşuyordu, bu cephedeki Kürtlerin ekseriyeti soğuktan ve açlıktan ölmüştü. I.Dünya Savaşı sırasında yüzbinlerce Kürdün bilinçli bir şekilde öldürüldüğü, ölüme terkedildiği ve zorunlu göçe tabi tutulduğunu değişik kaynaklardan öğreniyoruz.
Bu konuda bilgi veren bütün kaynakların birleştiği nokta, öldürülen ve zorunlu göçe tabi tutulan Kürtlerin sayısını aşağı yukarı 700 bin ile 1 milyon arasında vermektedirler. Sadece Van, Bitlis ve Erzurum'dan göçertilen Kürtlerin sayısı 418 binin üzerindedir.
Kürtler göç yollarında saldırıların dışında, açlık, soğuk ve hastalıklardan hayatlarını kaybettiler. İttihatçı komiteciler 19.yy'ın başında başlayan “Kürdistan Seferlerinin” birinci aşamasını 1915 - 1918 yılları arasında büyük bir soykırım ile tamamlamış oluyorlardı. Katliamları belgeleyen telgraflar ve resmi yazışmaların çoğu bulunmuyor, çünkü soykırım ile ilgili belge ve delillerin bulunduğu arşiv, İttihad ve Terrakki Merkez Komitesi ve onların istihbarat örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa tarafından savaştan hemen sonra yok edildi. Osmanlı arşivlerinde günümüze kadar çok az belge kalmış ve varolan bu resmi belgeler de genellikle araştırmacılara açık tutulmamaktadır.
1915, 1916 yılları arasında İTT Komitesi Kürtler ve Ermenilere karşı gerçekleştirdiği soykırımlarda Almanya'dan bütün yönleriyle büyük destek alarak askeri tecrübelerinden yararlanmışlardı.Birinci Dünya Savaşında Kafkasya ve Kürdistan Cephesini Alman general ve subayları tarafından yönetiliyor ve yönlendiriliyordu.
Ermenilere uygulanan tek aşamalı soykırım, Kürtlere ise iki aşamalı olarak soykırım uygulanmış ve aynı kadrolar tarafından 1925, 1940 yılları arasında ikinci Kürt soykırımınıda Birinci Dünya Savaşı'nda edindikleri büyük tecrübelerle gerçekleştirmişlerdi. Yani 1915 Ermeni soykırımı ile ilgili belgeleri kullanan tarihçiler, aynı belge ve gizli Telgraf Şifrelerinin Kürtler için de geçerli olduğunu bildikleri halde, yazmamaları düşündürücüdür. Türkiyedeki tarihçiler ise Kürt ulusunu zaten hiç bir şekilde kendi çalışmalarına konu etmemektedirler. Ermeni ve Kürt soykırımı günümüze kadar daha da TC tarafından kabul görmüş değil ve hep inkar edilmektedir. Kürt ve Ermeni Soykırımının failleri Osmanlı İTTK üyeleri ve onların kurduğu TC olmasına rağmen, hala bazı şahsiyetlerin Kürtler adına Ermenilerden özür dilemeleri düşündürücüdür. Bir devletin planlı ve programlı bir şekilde iki ulusu soykırıma tabi tutması sözkonusu ve olay fertlerin özür dilemesi ile basitleştirilmeye çalışılmakta dır. Sadece Ermenileri kurtarmak için ayrıca binlerce Kürdün katledilği biliniyor ve aşağı yukarı 100 binden fazla Ermenin de Kürtler tarafından kurtarıldığı ve çoğunun halen Kürdistan'da yaşamını sürdürmesi bir başka gerçektir. Kürtler soykırıma tabi olduklarında bölgede onlara yardım edebilecek başka güçler kalmamıştı. Özür dilemesi gerekenler dilemiyor, İttihatçıların torunlarının bireysel olarak özür dilemeleri gerekiyor, örneğin yazar Hasan Cemal'in (Cemal Paşa'nın torunu) Kürtlerden ve Ermenilerden kamuoyu önünde özür diledğini duymadım.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyetinin hemen hemen bütün kurucu kadroları katliamdan sorumlu tutulan İTTK'nin önemli üyesi idiler. TC'nin bütün siyasal ve askeri kaynakları osmanlı İTTK'sine dayanıyordu. Özellikle Kürt ve Ermeni soykırımında baş rol oynayan istihbarat örgütü “Teşkilat-i Mahsusa” nın bütün kadroları Türkiye Cumhuriyeti'nde önemli mevkilerde görev alarak işlerine devam ederek ve “teşkilat-i Mahsusa”nın 1923‘ten sonra ismini değiştirerek “Milli Emniyet Hizmetleri” yapmışlardı
Türkiye Cumhuriyeti devleti Ermeni ve Kürt soykırımı konusunu kabul etmemek için çok yoğun siyasal çalışmalar yürütmektedir. Ayrıca bu mesele Türk medyasını önemli ölçüde meşgul etmekte ve konu üzerine Türk resmi ideolojisinin dışına bir türlü çıkamayan Türk tarihçilerinin gerçekçi olmayan fikirlerini sık sık yayınlayarak kamuoyunu yanlış bilgilerle yönlendirmektedirler.
Dema Nû : 21. 04. 2005
Alî Haydar Koç http://www.xoybun.com/extra/slide/Unbenannt-2.swf
http://www.pdk-xoybun.com/nuceimages/Newroz_Kurdistan_PDK_Xoybun_02.jpg
http://www.pdk-xoybun.com/nuceimages/Nexise_Kurdistane_PDK_b.jpg
Mafê Kopîkirin &kopîbike; PDK-XOYBUN; wiha, di xizmeta, Kurd û Kurdistanê daye : Pirojeya Kurdistana Mezin, Pirojeyên Aborî û Avakirin, Pirojeyên Cand û Huner, Lêkolîna Dîroka Kurdistanê, Perwerdeya Zimanê Kurdî, Perwerdeya Zanîn û Sîyasî, Weşana Malper û TV yên Kurdistane. Tev maf parastî ne. Weşandin:: 2006-08-02 (2495 car hat xwendin) [ Vegere ] | PRINTER |