DEVŞIRME OPERASYONU ve OLASI GELIŞMELER
Türklerin 1000 (bin) yillik devlet olma gelenegi sayesinde baskı altında tuttuğu halkları böl-parçala –yönet politikasına ve işgal ettiği ülkelerde devşirmeciliğe cok titiz bir şekilde önem verdiğini tarih okuyanlar bilirler…!
Osmanlılar işgal ve capul seferlerine çıktıkları ülkeleri yakıp, yıkıp, yağmaladıktan sonra o halkın genç ve güzel kızlarını sultanın sarayına cariye, erkek çocuklarını da devşirip kendi halklarının başına bela etmek icin „Yeniçeri Ocakları“ nda yetiştirirlerdi. Devşirilen bu cocukları işgal ettikleri ülkenin yönetim görevlerinde yada kendi yönetim ve ordu kadroları olarak kullanırlardı. Osmanlı Sadrazamlarının ve Ordu komutanlarinin büyük bir orani bu Devşirmelerden oluşurdu…!
Türk devleti de „Cumhuruyet“ ten bu yana bu politikayi aynen benimsemiş ve hatta dahada geliştirerek günümüze kadar uygulamiştir ve uygulamaya da devam ediyor. Devletin bütün yönetim kadrolarina yada Ordu kadrolarina bakin , büyük bir cogunlugu devşirilmiş kişilerden oluştugunu göreceksiniz. Hikmet Cetin, Kamuran Inan, …ve sonuncusu A. Öcalan,i en taninmiş „Kürd“ devşirmeleri olarak sayabiliriz. Kürdistanda hemen hemen her ilceye kurdugu „Yatili bölge Okullari“ devşirmeciligin merkezleri olmuştur. Kürdistanda Ulusal kurtuluş mücadelesi her ne kadar bu politikaya karşi direnmişsede her seferinde Türk devleti o meşhur şark kurnazligiyla bu direnci zayiflatip sürekli darbeler indirmiştir.
En agir darbesinide;70,lerin sonlarinda Ulusal kurtuluş iddiasiyla ortaya cikan ve bu iddiasini pratik alanda silahli direnişiyle verip Kürd halkinin umudu olmaya başlayan, umut verdigi icinde Kürd halkinin o engin cömertligini sunup maddi ve manevi olarak güclendirdigi, cocuklarini savaşci olarak sundugu, PKK ya, onun şahsinda Kürd halkina vurmuştur.!
Askeri anlamda vuramadigi darbeyi, atalarindan aldigi tecrübelerden yararlanarak cok daha acimasizca vurabilmiştir. DEVşIRME yöntemiyle bunu yapmiştir.!!
Kürd ulusal mücadelesini Askeri bir yenilgiye ugratamayacagini anlayan Türk derin devleti, uluslararasi ittifak ve desteklerle bu işi atalarinin yöntemiyle yani Devşirme yöntemiyle başarabilecegini hesaplayip 1993,lerden itibaren adim adim bu politikasini PKK,nin başi A. Öcalan şahsinda hayata gecirmeye başlamiş, (bk. Osman Öcalan,nin 09.03.2004 tarihli itirafname-aciklamasi.!) onun psikolojik, kişisel, zaaf ve zayifliklarini cok iyi hesaplayip ona göre politika belirlemiştir. Örnegin: Ulusal kurtuluş mücadelesi veren bir partinin başinin neden Gerilla icersinde , savaşin başinda olmadigini iyi tahlil etmiş ve ona göre bir politika belirlemiş ve büyük oranda statejisini degiştirmiştir
Onun hangi „statü“ ile Suriyede barinabildigini yavaş yavaş anlamaya başlamiş, bu silahi neden kendisinin kullanmadiginin öz-eleştirisini yapip ona göre politika belirlemeye başlamiştir. Yani A. Öcalan,in Suriye Muhabaratinin emrinde oldugunu, orada kaldigi yirmi yil boyunca Güneybati Kürtlerini nasil dejenere ettigini, suriye devletine karşi ulusal taleplerinin Apo eliyle nasil „sifirlandigini“ görmüşlerdir. Vatandaşlik hakki bile olmayan, binlerce ogullarini ve kizlarini büyük parcanin kurtulmasi ugruna kurban veren, büyük umutlarla büyük parcanin onlarada kurtuluşu getireceginin hayalini kuran Güney-bati kürdlerinin Apo eliyle nasil devre dişi kaldigini iyi tesbit etmiştir.
Bu yirmi yil boyunca Suriyede olan Apo, tek bir allahin kulu Kürdün Suriye devletine karşi ulusal taleplerini yüksek sesle seslendirmesine izin vermişmidir? Suriye istihbarati Muhabarat ile birlikte binlerce evladini Kuzey,e savaşa sürüp %90,ninin imha olmasina sebep olmuş, oradaki halkimizi şehitlere sahip cikma edebiyatiyla manipüle edip onun kin ve nefretini hep kuzeye yönelterek, onun gercek ve birincil hedefini saptirmiştir.
En sonundada düşmana yaptigi uşakligini cok güzel formüle ederek gercek yüzünü kendi sözleriyle deklare etmiştir.
Suriye devletinin Türkiye ve Iranla birlikte Güney Kürdistandaki Federal yapilanmayi provoke etmek icin ittifaka girdigi ve bunu en üst düzeyde Türkiye ziyaretiyle deklare ettigi biliniyor. Beşar Esat,in türkiye ziyareti bu amaci taşiyordu ve bu ziyaretten hemen sonra Qamişlo,da bir futbol macini bahane ederek Kürd katliami başlatildi. Günlerce süren bu katliamda yüzlerce Kürd genci katledildi, binlercesi yaralandi ve yine binlercesi gözaltina alindi. Aponun bu katliamla ilgili söyledikleri onun niteligini aciga vuran en iyi aynaydi. Tabi ki bir parca Kürdlük ruhu taşiyanlar icin cok acik bir mesajdi. Bu mesaji özellikle Kuzeyli Kürdlerin iyice görmesi gerekiyor.
Apo 17. Mart 2004 tarihli Avukat- ulak görüşmesinde aynen şöyle diyordu.!= „Esat ailesinden bazilari vardi. Cemil. ..Suriyede bu oyunu bozmak istiyor dersiniz. Selamlarimi iletirsiniz… Yurtsever Suriyenin iyiligine hayrina bir şeyler yapmak istiyor deyin. Ekmeginizi yedik haramzadelik yapmayiz. Size uzun ömürler diliyorum….“Bu iki cümlelik söz Apo,nun Suriyedeki yirmi yillik serüveninin özetidir ! Apo kendi halkina düşman , halkinin düşmanina ise kul ve köledir…! deyip burada noktalayip konumuza gecmek istiyorum.!
Işte Türk derin devleti bunu neden kendi Kürdleri icinde uygulamasin? Bu beladan kurtulmanin en iyi yolu bu degilmidir? Bütün iş Apoyu yakalayip onun tesbit edilen zayifliklarindan yararlanmaktir.! Bu nedenle ne olursa olsun sag salim Türkiyeye getirilmesinin yollari bulunmaliydi.!.
Apo iyi tahlil edilmişti. O bir savaşi yönettigi halde müthiş korkakti!. Kendi canini herşeyin üstünde gören, gölgesinden bile korkan, totaliter, despot, egoist, mazoist, geri bir aileden gelmenin bütün zaafiyetlerini taşiyan nitelikleri ve insanlara güvensizligi gibi daha bircok zayifliklari ve psikolojik sorunlari taşiyordu. Onsuz bir Dünyanin olamayacagi saplantisi onda müthiş gelişmişti. Etrafinda oluşturdugu ve bilincli olarak geliştirdigi yalakacilik, yagcilik ve Müridlik anlayişi onun egosunu ve mazoist duygularini tatmin icin kullaniliyor, kendisini oldugundan daha büyük görmesini sagliyordu. Ona yapilan bu „iltifatlar“ karşisinda müthiş bir „orgazm“a ulaşiyor tadini aldigindan olacak, daha cok…!, daha cok .., diyerek bu kompleksini etrafinda topladigi Müridlerine uygulatarak deşarj oluyordu…! Hakkinda neler söylenmediki? Kürd halki yüzyillardir bulundugu kölelik statüsünden kurtulma adina onun bu dengesiz uygulamalarina özgürleşme hatiri icin katlaniyor, sineye cekiyordu…! Ama o başka türlü algilayip daha da azginlaşiyor işi bulundugu sarayda harem oluşturmaya kadar götürüyordu…! Böyle bir adam Derin devletin arayipta bulamadigi bir hazineydi… Milyarlarca Dolar sirf onun sag salim ele gecirilmesi icin seferber edildi. Ve sonunda kuş kafese girmişti…!
Aslinda Apo kafese kendi istegiyle bilinclice girdi demek daha dogru olacak…! Avrupaya kapagi attiktan sonra isteseydi orada kalabilirdi…! Hayati tehlikeyide atlatmişti. Ama yapmadi. Zaten gönlünde olan Türkiyeye gitmek degilmiydi? Hep Türkiyeye gidip politika yapmak istedigini söylemiyormuydu? Sonunda muradina erdi ve daha ucakta,: eger izin verilirse devleti icin calişacakti.! Zaten anneside türk degilmiydi? Biraz güvensizce bana dokunmayacaksiniz degilmi? Diye sormadanda edemiyordu. Evet „ulusal önder, başkan Apo“ buydu işte…!
Adim adim , günlük hatta saatler hesabiyla Apo derin devletin konseptini hayata gecirdi. Ilk işi bütün gerilla güclerini güneye sürmek oldu. PKK,yi lagvetti!, ideolojik teslimiyetide acik bir şekilde ilan ederek, yirmi yillik silahli mücadeleyi küfürlerle inkara yöneldi.! Ona saglanan olanaklar Genelkurmayin olanaklari düzeyindeydi. Öyleki, Imralidan direk güney kürdistandaki „gerilla!“ birlikleriyle irtibata gecip talimat vermeye başlamişti. Elbetteki bu talimatlar Kürd halkinin adim adim yok edilmesi talimatlariydi.! Ihanetin, bütün „gerilla!“ güclerine ve halka yayilmasi amaclanmişti…!
Ve en sonunda „demokratik ortadogu federasyonu“ lafini agzinda geveledikten sonra „demokratik ekolojik cumhuriyet“ gibi ucube bir tezle devam etti, devaminda son versionu olan „Demokratik ve eşit yurttaş hareketi“ tezini sayiklamaya devam ediyor. Aponun bu son „demokratik ve eşit yurttaş hareketi“ sacmaligina şöyle bir bakalim hazret neler yumurtluyor! Hep beraber okuyalim.=“Kürt hareketi demokratik eşit özgür yurttaş hareketi demokrasi ve haklar komitesi olarak her ilde her ilcede örgütlenir… Ulusal kurtuluş hareketleri slogan olmaktan öteye gitmedi. Kani oldum demokrasi ve özgürlügü esas aliyorum. Dogru eşitlik ve özgürlük anlayişina ulaştim. Demokrasi anlayişini derinleştiriyorum. Bunun icin bu kadar caba, emek ve işkenceye gerek varmi? Bu cok anlamsiz. Benim egilimim devlete bir şey dayatma yada talep etme degildir.(!) a- devlet diyorum, Anti- devlet demiyorum. A- devlet diyorum…. Anlayişimda üniter devlete zitlik yok. Vatan meselesinde de ayri sinirlar cizmeyi anlamli bulmuyorum. Illa bir kürdistanimiz olsun demiyoruz. 23 Arap devleti var. Ama onlarin bir vatani var, tek devlette yeter. Türkiyede bir vatan olur ama bu vatanda özgür ve eşit yaşayacagiz.( 17. mart 2004 Apo- Avukat görüşmeleri.)“ Bu acik ihanet tezlerini silahli güclerine kabul ettirmek icinde, derin devletin özel psikolojik savaş uzmanlarinin ona verdigi taktikleri uyguluyor.! Onlara en agir hakaretler yaparak dogrudan onlarin kişiliklerine saldirip bilincaltlarina agir bir aşagilik kompleksi sucluluk duygusuna kapilmalari saglaniyor, bilincaltlarina yapilan bu agir saldiri altindaki insanlar bu aşagilayici suclamalar karşisinda ( kerhaneciler, pezevenkler, sümer rahip devletinden kalma fahişeler..vs.) sinip bu tuzaga düşüyor ve şimdilik kabul etmiş gibi görünüyorlar. Ayrica bu saldiri bicimiyle saldiriya ugrayan bu şahislarin kişilik dejenerasyonuna ugramalari saglaniyor.! Bu sistemli ve süreklileşen psikolojik saldiri biciminin cok iyi sonuclar verdigi gözlemlenmiştir.
Bir sonraki yazimda en son Kongra Gel icindeki ayrilmalar ve Aponun müdahalesi ile „beritancilik“, Türk derin devletinin Güney Kürdistan ile ilgili hesaplari, Yeni oluşturulmaya calişilan PKK oluşumunun altindaki gercekleri irdelemeye calişagim….Saygilarimla.
-II-
Bilindigi gibi A. Öcalanin yakalanişindan önceki 85 ile 1997 dönemi arasinda PKK gerilla mücadelesinde cok degisik savaş taktikleri geliştirilmiş, Gerilla icinden büyük kahramanlik örnekleri görülmüştü. Agit,in ilk kurşun,da denilen kahramanca cikişi, sonralari gelişen ve Türk ordusuna ölümün adini tanitan, kahramanca binlerce saldirilar hele o karakollarin gün boyu cembere alinip düşürülmesi ve türk helikopterlerinin bu baskinlari caresiz bir şekilde uzaktan izlemekle yetinmek zorunda kalişlari, „Zilan“ (Zeynep Kinaci) gibi Kürd kizlarinin kendilerini bomba yapip Türk ordu birlikleri icinde patlatmalari, bütün Kürd halki icinde derin sevgi izleri birakmiş, artik kizlari ve ogullariyla gurur duymaya başlamişti.
Özellikle Zilan eylemi Gerillaciligin, halkinin fedaisi olmanin en yüksek ve onurlu dorugu olmuştu. Zilan siradan olmaktan cikmiş Tanricalaşmanin dorugu olmuştu. Kendi bedenini ülkesine, halkinin kurtuluşuna feda etmenin sembolü olmuştu.
Neden?
Cünkü, o Türk devletinin barbarligini en doruk noktaya cikardigi bir dönemde, insanlarin artik evlerinden dişari cikmaya korktuklari, şehir merkezlerinde türk irkciliginin, faili belli katliamlarin ve baskilarin tahammül sinirlarini aştigi bir zaman dilinde, dagdan şehre bir Volkan gibi inip şehir merkezinde düşmanin ortasinda patlamişti….! Onun bu Tanrivari eylemiyle Türk devletini büyük bir korku salmiş, Kürd halkini ise sevince bogmuş ve kendisine güven duymasini saglamişti.
A. Öcalan Imrali bülbülü olduktan sonra Zilan ve benzeri eylemleri redettigini , bu tür eylem yapanlari dengesiz ve pisikolojik problemli kişilikler oldugunu söylemişti. Ama işin tuhaf yani Güney Kürdistandaki „gerilla“ güclerine sürekli „Beritancilik“ cizgisini! Dayatiyor ve ona layik olmalarini tembihliyor…! Bu dayatmayi halada cok sık yapiyor.!
Neden acaba?
1992 yilinda PKK Güney Kürdistanda Güneyli gücler PDK ve YNK ile günler süren bir savaşa girişti. Beritan güneyli kardeşlerine karşi Apocu bir kinle son mermisine kadar catiştiktan sonra ele gecmemek icin ucurumdan atlayip trajik bir şekilde intihar etmişti.
Işte Aponun israrla silahli güclerine dayattigi cizgi bu Kardeş katili olma cizgisidir. şunu diyor!; Güneydeki Kürd oluşumunun önünde sonuna kadar ciban başi olacaksiniz!. Beritan gibi var gücünüzle onlara yani „ilkel milliyetcilere!“ karşi sonuna kadar catişacaksiniz!, hem öldüreceksiniz!, hemde mermileriniz bittiginde öleceksiniz!. Yani, her ikinizede yaşam hakki yok! demeye getiriyor.
Bu türk derin devletinin politikasidir! Kürdün her türlüsüne ölüm fetvasidir…! Apo müridleri dayatilan bu ugursuz ihaneti, kardeş katilini görmek, anlamak zorundadirlar…!
Neden Zilan cizgisi degilde illahi ve inatla Beritan cizgisi dayatiliyor? Bu alcakca ve sinsi plan deşifre edilmelidir…! Nedir bu plan?
Güneyde Kürd ulusunun tarihinin hic bir döneminde elde edemedigi bir oluşum imkani elde etmiştir. Federal bir yapiya kavuşulmuş, Kürdler Irakta Devletin taninan ikinci unsuru olmuştur. Yani devlette söz hakki vardir.! Federaldir, Kürdistan bölgesinde bagimsizdir…!Işte bu oluşum gerek iraktaki sunni ve şii Arap irkcilarini olsun, gerekse Türk, Fars ve Suriye devletlerini olsun kara kara düşündürmeye başlamiştir. Önüne gecilmesi gerektigini, Kürde hayat hakki tanimamak gerektigini düşünüyor ve bu konsepte göre her türlü metodla bu oluşumu önlemeye calişiyorlar. Bunu yaparlarkende en önemli kozlarindan olan Devşirme- Dönme APO ve Müridlerini kullanmak istiyor Türk devleti.
Aponun israrla kardeş katilligi misyonu olan Beritancilik cizgisini dayatmasi bundandir.! Buda yetmedigi icin son dönemde parcalanma, ayrişma yaşanan güclerini ne hikmetse tekrar birleştirip yeni bir oluşuma gidilerek bir taşla bir kac kuş birden vurulmasi hedefleniyor…!
Nedir bu oluşum derseniz; cok daha detayli, hem türklere orada bulunma olanagi ve gerekcesi verecek bir oluşum, hem güneyli Kürdlere karşi türk devletinin Kontra tetikciligi yapacak bir oluşum, hemde Nostalji yapilarak Kuzey Kürdleri bu Kontra güc,e destek vermeleri saglanip Kürdü bitirme oluşumu ve operasyonudur….! Türk devleti irakta yaşayan yüz- yüzelli bin nüfuslu Türkmen azinligi bahane ederek orada her şeye müdahale etme gerekcesi yaratmaya calişiyor, orada koşullandirdigi beş ile On bin civarindaki işgalci askerlerini tutabilmek icin kuzeyli „gerilla“ güclerinin oradaki varliginida iyi kullaniyor.Onlarin oradaki varligi Türklerin orada tutunabilmelerinin yegane gerekcesi oluyor. Kongra-Gel ,deki ayrişmalarin hele hele birbirlerinin on yillardir işledikleri suclarini, kirli camaşirlarinin sadece su yüzünde görünen kismini deşifre edip birbirlerine saldiran iki gurubun aniden ve sanki hic bir şey olmamişcasina tekrar birleştirmeye iten gücü sadece Apo olarak yorumlamak yanliştir ve sakattir. Esas birleştirici güc Türk derin devletidir.
Önümüzdeki sürecte Iraktaki Federasyon oluşumunu bozmak icin hem şiilerle siki bir işbirligine girecek, hem Türkmen guruplari örgütleyip büyük bir ihtimalle (kerkük türkmen federe devleti) ilan edecek, hemde Devşirme- dönme Apo ve Müridleri eliyle kurdurdugu kontra örgütü Güneyli Kürdlerin başina bela edecektir. Adinimi merak ediyorsunuz? adi PKK..!!!!
Kuzeyli Kürdlerde ziplayip, ziplayip Biji PKK diyecek.!
Buna ben Türk derin devletinin oluşturdugu Kontra bir örgütün yapilandırılması,
faaliyete gecirilmesi operasyonu adini veriyorum…!
28. 03.2004
Ézdi Şér
Mafê Kopîkirin &kopîbike; PDK-XOYBUN; wiha, di xizmeta, Kurd û Kurdistanê daye : Pirojeya Kurdistana Mezin, Pirojeyên Aborî û Avakirin, Pirojeyên Cand û Huner, Lêkolîna Dîroka Kurdistanê, Perwerdeya Zimanê Kurdî, Perwerdeya Zanîn û Sîyasî, Weşana Malper û TV yên Kurdistane. Tev maf parastî ne. Weşandin:: 2004-04-04 (3078 car hat xwendin) [ Vegere ] | PRINTER |