PARTIYA DEMOKRAT´A KURDISTAN - XOYBUN

PDK - XOYBUN



KÜRD TAMİM-İ MAARİF ve NEŞRİYAT CEMİYETİ BEYANNAMESİ





Cemiyetimizin teşekkülünden maksad, yalnız mesaî-yi siyasiye ile idame-i mevcudiyetine imkân tasavvur olunamayan milletimizi, istikbale mâtuf ve tamamıyle ilmî bir esas dahilinde asrî kabiliyetlerle techizdir.

Filhakika bu nokta-i nazardan, bedbaht Kürd kavmi, yirminci asr-ı terakkîde ağlanacak, şînaver bir vaziyete maliktir. Yarınki cidal ve rekabet sahasında hak ve hayatına tevcih edilecek mühacemât-ı imhakârâneye karşı silâh-ı müdafaadan bilkülliye mahrumdur.

Evlâd-ı Adem'in küşad ettikleri râyât-ı milliyet altında, -tesadüfün asırlarda birden ancak akvamın pîşgâh-ı istifadesine vaz'ettiği- fırsatlardan hisse-i intifaını koparmaya şitaban oldukları bir devirde, ne elîm suitalihtir ki, bizler, müvacehei medeniyette iddia-i istihkak edebilmek için çok ve büyük müşkilâta mâruz kalıyoruz.

Diyorlar ki milletlerin berat-ı hak ve istihkakı, cereyan-ı asra hempa bir lisan ve tarihe, bugünkü mânasıyle millî müesseselere malikiyettir.

Adalet-i tevzî' eden dar-ı hak ve emane duhulü temin edebilen nişan-ı ruhsat, varak-ı huviyet yalnız bunlardır.

Cahilâne ve müfrit iddialardan sarfınazarla itiraf edelim ki Kürdlüğün bu cihetteki noksanı azîm ve elîmdir.

Böyle olmakla beraber, vehle-i ûlâdâ büyük görünen şu noksan, hakikî olmaktan ziyade zahirîdir. Çünkü bugün bir hazine-i telifâta malik bulunmamak felâketi, Kürdlere göre gayri kabil-i tâmir bi ziyan teşkil etmekten çok uzaktır. Milletin kabiliyâtı hulkiyesi, lisanın vus'atı, kavaid-i sarfıye ve nahviyesinin irae ettiği kemal ve intizam, onu, az bir himmet ve zaman sarfıyle, elsine-i hazıranın ekserine nasib olmayan bir paye-i tekemmüle irkaya müsaid bir haldedir.

Milletlerin şu ihtiyar toprağa aid mesaîye hitam vererek semalarla uğraşmaya başladıkları asırlarda medeniyet-i beşeriyenin ilk temeltaşı olan lisanla, onun tanzîm ve tensîki ile uğraşmak fecî'dir. Fakat bu noksanı, sevad-ı âzam-ı millete tahmîl ederek onlan mes'ûl tutmak, bu yüzden hukuk-ı insaniye ve tabiiyelerini tahdîd veya gasbe kendinde bir hak görmek, şîme-i adalet ve insaniyetle istihzadan başka bir şey değildir.

Evet, bugünkü haliyle dahi akvam-ı hazıra lisanlarından ekserine iddia-i rüchan edebilecek bir vus'at ve mükemmeliyete malik dilimizi, muktaza-i asra muvafık bir şekilde tedvîn edemediğimiz, bir hakikat, hem de acı bir hakikattır. Ancak, daha bir asır evvele kadar feyizbar bir inkişaf-ı edebiye malik olduğunu bizlere intikal edebilen klasik müellefâtından istidlâl ettiğimiz Kürd lisanı, baht-ü talihin müsaadesizliğine inzimam eden bazı avamil-i inhitat- elinde bugünkü vaz-ı tereddiye biliztırar dahil olmuştur.

Onun hal-i mazîsine karşı tevcih edilen haksız hücumlara en birinci silâh-ı müdafaası, kudret-i tekâmülünü sıfıra indiren o müessirâtın devir devir her millet tarih ve hayatı üzerinde aleniyen icra-i faaliyet etmiş olmasıdır, ki o da, kuva-i milliyeyi yed-i tagallüblerinde tutan ulema ve ümeranm, ihtilâf-ı turuk ve mezaib ve tatmîn-i hırs-ı hakimiyet gibi esbab-ı şikak ve nifakı cerr-i menafıe vesîle ittihaz etmekle asa-i milliyeti inşikak ettirmelerinden ibarettir.

Menaf-i şahsiyelerini milletin itaat-i mutlaka ve binaneleyh cehl-i amîkinde arayıp bulan bu iki zümre, bütün kudret-i faaliyetleriyle, kitle-i millet arasında mevcudu idame ve yeniden icad ve ikame suretiyle, âdad-ı nifakı. aleddevam eksîr ettiler.

Her nerede bir parça nur, bir ufak emare-i felâh gördülerse oraya savlet etti; ellerinde tuttuklan ve yalnız mahv-ü tahrib yolunda kullandıkları kör ve kara kuvvetle her teşebbüsü imha ve her lem'ayı itfa eylediler. Analarından, ellerinde, zavallı milletin sırtından istîfa-i istihkak edecek birer ferman-ı muvâsât ile doğduklarına kail bu yadigârlar, bâtılın teyîd-i hükümranîsi için hakkın zulumât-ı cehl içinde boğulmasını, milletin tam mânasıyle behimî bir hayatla imrar-ı zendegânîsini teşvîk eyledi ve muvaffak da oldular.

Büyüğe itaati en gayri kabil-i feramûş ve şayan-ı imtisal bir anane suretinde tebcîl eden terbiye-i milliye, hamele-i ulûme hürmet ve inkıyadı erkân-ı imandan addettiren telkinât-ı diniye, Kürd'ün saf ve samimî vicdan ve muhîtinde öyle bir tarz-ı kabule mazhar olmuştu ki, en barîz hakikatleri bağıran sada-i îkaz, hiç bir kulakta bir zerre in'ikâs tevlîd etmeden sönüyor ve ekseriya kailinin cebhe-i ismet ve imanına kızgın ve fakat kara bir damga-i küfr-ü lânet dâvet etmekten de halî kalmıyordu.

İşte Kürd bugüne kadar, pek ince ve avam-firîb bir tarzda tertib ve tatbik edilen, icabından en ağır ukubât-ı dünyeviye ve uhreviye ile de teyîd ve tahkîm edilegelen bu şebeke-i dalal ve iğfalin daire-i teng-ü tarında esir ve habersiz yaşadı; ne lisan ve ne tarihini, ne de hayatını düşünemedi; beşeriyeti evc-i âlâi saadete çıkaran harekât-ı umran-ü irfanı görmedi, göremedi; gözü bağlı, beyni kilitli, inkıraz uçurumu kenarında cehîm-i mev'ûde doğru koştu. Nihayet, hamza-i hakikate çarpan başı elleri içinde, mütehayyır, endişenâk bir halde, işte şimdi bir parça düşünmek, biraz etrafı tedkîk-ü temaşa etmek ihtiyacını hissetti.

İlk dakika-i bidarî, O'na, neşr-i.hakaika muktedir olduğu kadar setr-i hakikate de vasıta olabilen velvele-i matbuât arasında kendi sesinin hiç çıkmadığı, en kudsî haklarının böyle bir dellâl-ı müdafaadan mahrumiyet dolayısıyla duçar-ı zıya' olduğu netice-i müdhişesini öğretti.. O, bu kadar fecî ve hayatgüzar tecarüb-i güzeşteden bir ders-i ibret bidayette noksanı anlar gibi oldu.

Bütün mesail-i asriyenin medar-ı hall-ü akdı medeniyet-i hazıranın matalıb-ı ictimaiyesine muvafık teşkilât icrasıyle Kürd, mevcudiyet-i hayatiyesine savlet eden mehalik-i müstakbeleye karşı koymak istedi. Zannolunurdu ki, masaîb-i güzeştenin meş'ûm dâîleri, bir deri ve kemikten ibaret kalan bûnye-i millîden hakk-ı (!) intifa'larını artık aramayacaklar; düne kadar mahsul-ı mesaîsine vâzı'ülyed oldukları canlı sefalet iskeletlerini bu defa âtiyen yine görmek üzre, kabil-i teneffu' bir vaz-ü hale koymaya çalışacaklar.

Heyhat! Kemîngâhında sayd-ı fırsata murtakıb ve bu intifa'dan dört yıldan beri temadî eden bir mahrumiyetin verdiği şiddet-i iftiras ile hücuma başlamış tatlı hülyaları, millet ve milliyet etrafında görülen rengîn rûyaları bir hamlade perişan ve sernugûn kılmıştı. Uzun senelerin bar-ı fesadını hâmil, mütezellil bir hayat-ı tebaiyetin sürüklediği heyakil-i riya·âlûd, mütebasbıs tebessümlerle, zincir-i itaatin halkalarını artırmaya başlamışlardı.

Samîm-i vicdandan akseden bir duygu ile, seyyiât-ı maziye .defterlerine intikali zannolunan eski lakaydî ve ihmallerin, fıilî mümanaatlerin yine îras-i hasar, tahrib-i âmâle başladığına mü'lim birçok kanaatler fedasından, kıymetli zamanlar zıyaından sonra iman eden münevveran-ı millet, istikbalin karanlık girdabları içinde kaynamaya namzed Kürd varlığını kurtaracak tedabîre bilâ perva tevessülü kararlaştırdılar.

Bu âzimane ve fakat pek korkunç müşkilâtla mali karardan, "Kürd Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti" meydana geldi. Şeref-i muhatebelerine mazhar olduğumuz bütün milletdaşlarımızı aynı emel ve his ile müteharrik görmek bize en kuvvetli teşvik vesailini ihzar ettiğinden, cemiyeti, kavî bir itmi'nan ile huzur-ı millete takdim edebilmek cesaretine malik olduk. Cemiyetin hudud-ı faaliyetini tayin ederken, teşrîk-i mesaî ve izaa-i kuvvet ve zamandan başka mahsul vermediği kiraren tecrübe edilmiş bulunan siyasî çahşmaların netayic-i menfiyesini nazarı intîbahe alarak, tamamen ilmî ve katiyen gayri siyasî bir programın saha-i fiile ihracını hedef i mesaî ittihaz etmeye karar verdik.

Bizden evvel aynı ihtiyacı idrak ve bu uğurda fedakârane bezl-i mesaî eyleyen milletdaşlarımızın zikr-i cemilini yad ve onların devam-ı faaliyetlerini kesr-ü ibtal eden avamilin bize de pabend-i muvaffakiyet olmaması duasını dermiyan ederek unu arzedelim ki, irşad ve muavenetlerine eşedd-i ihtiyac ile muhtac bulunduğumuz erkân-ı milliyemiz, bu mes'ûliyetli ve calib-i sevab teşebbüsâta karşı bundan evvelki vaz-ı bîkaydîlerini muhafazada ısrar etmeyecekler ümidindeyiz. Zira, bizden evvelki teşebbüslerin duçar-ı akamet olması sebebi, hiç şübhe edilmez ki tecrübesizliğin dâvet ettiği hataya-i icraiyeye alâkadaranın ihmal ve lâkaydîsinin inzimamıdır ve bunun mahsul-ı elimi, bugün yüreklerimizi parçalayan hüsran-ı millî oldu.

Lâkin şimdi eminiz ki vazî ve emîr her Kürd, bugünkü fecayi-i milliyenin verdiği bar-ı elem altmda inliyor; mazîden nedamet, halden tevehhuş etmekle beraber, istikbalin milletlere mev'ûd ba'sü bâdelmevtinden kat-ı ümid etmiyor. Bütün Kürdleri zîr-i tesirinde yaşattığını gördüğümüz telâfî-i mâfat arzusuna rabt-ı faaliyet etmektedir ki, Kürd lisan, tarih ve ulûm-ı asriyeye aid ihtiyaclarını müstemirren tâkib ve izaleye muvaffakiyet ümidini taşıyan cemiyetimiz, âlicenab milletimizden, muhtacı olduğumuz maddî mânevi muavenetlerin ibzal ve israfını ricaya cesaretyab oldu.

Me'yûs olmamak ve bir azm-i ateşîn-i millî ile çalışmak şartıyle, muvaffak olacağımıza iman-ı kavî ile mü'min bulunuyoruz.

Cemiyet, bir zamandan beri ilâ maşaallah intişar eden "Jîn" mecmuasını zîr-i idaresine alarak, bu vasıta ile bütün milletdaşlarını imtihan-ı sa'y-ü sebat ve mey-dan-ı kerem ve sehavete dâvet ediyor. Tevfık Allah'tandır.

Cemiyetin, sırasıyle saha-i fiile çıkarmaya azmettiği programı zîrde derc olunmuştur:

PROGRAM

1- Haftalık bir mecmua-i ilmiye neşredecek.

2- Bilumum Kürd üdeba, şuara, ulemasının Kürd lisanıyle meydana getirdikleri müellefât, divan ve eş'arı doğru ve nefîs bir surette tab'ettirecek.

3- Bütün Kürd lehcelerini ihtiva etmek üzre bir Kürtçe lugat kitabı tertib ve neşredecek.

4- Mevcuda göre sarf ve nahv kitablarından münaaiblerini tab'ettirecek.

5- Kürd lisaniyle tedrisât-ı ibtidaiyeyi temin için lâzım gelen kitabları neşredecek.

6- Muhtelif lehcelere aid olanları birer teşkil fasıl etmek üzre bir Kürdçe durûb-ı emsal mecmuası tertib ve neşredecek.

7- Her mahaldaki Kürd âdât ve ananâtına dair mâlumât cem'edecek ve Kürd masal, hikâye ve avam şarkıları toplanacaktır.

8- Kürd tarih ve coğrafya-i kadîm ve cedîdine dair müellefât meydana getirecektir.

9- Şark ve Garb lisanlarından Kürdistan ve Kürdlere dair mevcud müellefâtı tercüme ve neşredecek.

10- Kürd milletine mensub rical-ı maziye ve haliyenin tercümei hallerini neşredecek.

11- Yerli ve ecnebî âsârını ihtiva etmek üzre, cemiyet merkezi ile icab eden mahallerde kütübhaneler açacak.

12- Gece dersleri açacak.

13- Kürdlerle meskûn manatıka heyet-i tedkîkiye izam edecektir.

14- Cemiyet için bir matbaa tesisine çalışmak.

15- Kürd amele arasından ihtiyat sınıfları ve kooperatif teşkilatı yapmaya çalı şacak.

16- İstanbul'da sefîl ve sergerdan dolaşan Kürd çocuklarından mümkün olan mikdarını muhtelif esnaf nezdine çıraklığa vererek, bunların muntazaman devamını temin için icab eden masarıfı tesviye edecektir.

17- Kürd yetim ve sahibsiz çocuklarına mahsusu leylî bir sanayi mektebi küşadına çalışacak.

18- Yetim ve sahibsiz Kürd kızlarına sanayi-i beytiye, hizmetçilik tâlim etmek üzre, bir leyî kız mektebi açmaya gayret edecektir.

19- Kürd erkek ve kadınlarının kullandıkları eşya-i zatiye ve beytiye ile yerli her nevi âlât ve edevattan terekküb etmek üzre bir müze tesisine çalışacak.

20- Bir Kürd darülmuallimîni tesisine çalışacak.



JİN, Aded 10 (2 Şubat 1335)
İsmail Göldaş, Kürdistan Teâli Cemiyeti, İstanbul, 1991, s. 240-244