PARTIYA DEMOKRAT´A KURDISTAN - XOYBUN

PDK - XOYBUN



İLEGALİTE Mİ TESLİMİYET Mİ ?


24. 09. 01 / NEZİR ŞEMMİKANLI


10-11 AralIk 1999 tarihlerinde Avrupa Birliği (AB) Helsinki zirvesi toplantısında Kopenhag siyasi kriterlerine uyulması koşuluyla, Türkiye Cumhuriyeti devleti (TC)’ne Avrupa Birliği aday ülke statüsü tanınmıstır. Aday ülke statüsü sonraki süreçte Kürt aydın ve siyasilerinin belli bir kesimi var olan Kürt yoğunluklu legal siyasi bir partiye katılmış. Bazıları da yeni bir parti kurmak ya da bir başka parti ile birlik oluşturma çalışmaları içinde oldukları, yayınlanan deklarasyon ya da mesajlardan anlaşılmaktadır.

Hatırlanacak olursa 1996 yılında Kürt sorununun siyasal çözümünü partisinin merkezine oturtma çalışmaları içinde olan Demokratik Kitle Partisi’nin kuruluş çalışmalarına PKK ve yandasları karşı çıktılar. Hatta suçlama ve saldırıda da bulundular. Gerekçe olarak, Kürt sorununu gündemine ve programına alan bir parti varken yenisine ne gerek var. Oysa, o günkü koşullarda Türkiye halklarının ulusal ve anayasal demokratik istemlerini kamuoyuna yansıtacak çok sesliliğin kurumsallaşması ve demokratik sürecin hızlandırılmasını sağlayacak, her türlü demokratik girişim ve siyasal partileşme doğruydu. Bu nedenle, o dönemde ‘Kürt yoğunluklu legal partilerin kurulmasının teşvik edilmesi gereğini hep savunmuştum. Ancak, siyasi olayları kendi konjonktüründe değerlendirmek gerekir.

Oysa bugün, Türkiye’nin Avrupa Birliği aday ülke statüsü öncesi ile sonrası siyasal süreci anımsamak ve çok iyi değerlendirmek gerekir. Bu süreç, Türkiye halkları ve özellikle de Kürt ulusu açısından büyük bir öneme haizdir. Çünkü, Avrupa Birliği Komisyonu, “bir yol haritası olarak” tanımlanan ve Türkiye’nin tam üyelik stratejisini tek taraflı olarak belirlediği Katılım ortaklığı Belgesi’ni 8 Kasım 2000 tarihinde açiklamıştır. Ayrıca, “22 Haziran 1993 tarihli Kopenhag Zirvezinde de “Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği’nin genişlemesi sürecinde, adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliği kabul edilmesinden önce karşılaması gereken siyasi kriterleri“ de koşul olarak getirilmiştir.

Bu anlamda, “Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı Belgesi ile Kopenhag siyasal kriterleri;” Türkiye’de legal siyaset yapan Kürt aydın ve siyasileri için milad kabul edilmelidir. Çünkü, TC’nin önüne konan öncelikler ve orta vadeli siyasi kriterler, TC anayasası ve hukuk mevzuatının yanısıra tüm partilerin programlarını mahkum etmiş ve Ortaçağ karanlığına gömmüş durumdadır. 18 Aralık 1999 günü TC Başbakan yardımcısı sayın Mesut Yılmaz’ın; “Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliği Diyarbakır’dan” geçer söylemi, Türkiye’nin nasil bir süreçten geçtiğini, Kürt ulusunun ise nasıl bir konjonktürü yakaladığını tanımlamaktadır. Bu tanımlama Kürt siyaset insanlarını harekete geçirmeye yetmez mi? O halde Kürt yoğunluklu legal partiler, tutuklanma ya da partlerinin kapatılması endişine kapılmadan kurultaylarını toplayarak, Kopenhag ve AB – Katılım Ortaklığı Belgesi siyasal kriterlerini tamamlama anlamında Kurdistani ulusal bir strateji ve ulusal bir program değişikliğini gerçekleştirmeleri gerekir. Yeni strateji ve programlarının yanısıra çözüm önerilerini Kurdistan, Türkiye ve Düya kamuoyuna sunma sorumluluğu içinde olmaları gerekir. Özellikle de yeni parti kurma çalismaları içinde olan gruplar daha cesur davranmak durumundalar. O zaman Kurdistan partisi olma özelliklerine haiz olurlar. Evet bunu yaptım diyen, ben burdayım desin!

Öte yandan, Günümüz Türkiye’sinde, Türkiye halklarının ulusal ve siyasal anlamda sorunlarını çözecek gerçek demokrasi söylemli iktidar alternetifi bir Türk partisi halen sahneye çıkmamıştır. Oysa, ideolojik anlamda iktidar mücadelesi; Iktidarda bulunan Kemalist ideoloji ile muhalefette bulunan İslamcı ideoloji arasında sürmektedir. Bu mücadeleye sistem çatışması da denebilir. Kürt aydın ve siyasilerinin bu ikilinin ”Türk – İslam sentezinden oluşan Türk Milliyetçiliği” ideolojik iktidar mücadelesinde taraf olmamaları gerekir. Al birini vur diğerine. Bu bağlamda, Kürt aydın ve siyasilerinin mücadelesi, üniter devlet yapısı içinde iktidar alternatifi olmak değildir. Ancak, Türkiye’de Kurdistan özyönetiminin oluşturulması doğrultusunda siyasal ve demokratik mücadele yöntemlerini geliştirmek gerekir. Yani, Türkiye siyasal yaşamında “Kurdistan’a özgürlük, Türkiye’ye demokrasi” anlayışı öne çıkarılmalıdır. Bu anlamda, ‘ulusların kendi geleceklerini özgürce belirleme (Self-determinasyon) ilkesine’ sahip, siyasal demokrasinin evrensel değerlerini öne çıkarma mücadelesini üstlenecek olan siyasal bir Türk partisinin iktidara gelmesine katkı sağlanabilir.

Kürt ulusu adına hareket ettiklerini sanan ya da o izlenimi vermekte olan kişi, grup ya da partilerin program, deklarsyon ve söylemleri iyice incelenecek olursa, Kürt ulusal ve demokratik istemlerini en alt düzeyde kültürel bazda seslendirmektedirler. Dolayisiyla, bilinçli ya da bilinçsiz Kürt ulusunu; TC üniter devlet yapısı içinde entegrasyonu hedefledikleri açıkça görülmektedir. TC Üniter Devlet sistemi içinde yer almak süretiyle, Misaki Milli sınırları tartışılamaz kervanına katılan legal ya da illegaliteden gelen Kürt aydın ve siyaset insanlarının yoğunlukta oladukları gerekçesiyle var olan ya da yeni kurulacak olan bir partiye, Kürt Partisi denemez.

Örneğin, Yeni bir partinin kurulacağı sinyalini veren Kürt Demokratik Birlik Platformu (KDBP), Mayıs 2001 tarihinde yazılı bir açıklama yayınlamıştır. Özetleyecek olursak; “Türkiye’de çoğulcu bir yapıdan, Kürt yoğunluklu yerlerde ademi merkeziyetçi bir yönetimden… Kürt ve Türk halklarının hukuksal olarak eşit, kültürel haklarını kullanabilen ortak bir yasamdan yanayız…Kürt sorununun çözümünde aday olan yapılanma, iradesi içinde açık ve şeffaf olmalıdır. Çözüm yasal ve demokratik zeminde aranmalıdır. Demokratik yasal mücadele herhangi bir denetime tabi olmayan illegalitenin anti - demokratik ahlaki ve çalışma yöntemlerine karşı durmak zorundadırlar. Toplumda güven sağlamak ancak yasal alanda ve şeffaflıkta olur” denmesi ve talep başlığı altında 15 maddelik kilasiklesmiş istekler sıralanmıştır.

Öncelikle belirtmem gerekir ki, KDBP deklerasyonu; Kopenhag ve AB Katılım Ortaklığı Belgesi kriterlerinin gerisinde bir talep olmanın yanısıra Kürt ulusunu TC Üniter Devlet yapisi içine entergasyonu öngören bir yaklaşım içinde oldukları görülmektedir. Başka bir deyişle PKK’nin Demokratik Cumhuriyet projesi, değişik bir söylemle dile getirilmekte ve mirasına konmak istendiği gerçeğini içermektedir. Sayın Abdulmelik Fırat’ın böylesi sitratejik siyasal bir yanlşın düzeltilmesi için agirlik koyması ya da böylesi bir kuruluşun içinde yer almamasi gerektiği inancımı korumak istiyorum.

KDBP’da yer alan bir kısım insanlarn; illegalitenin çalışma yöntemlerini suçlamaları hayret edilecek bir olaydır. Oysa, bu insanlar illegalitenin çalişma yöntemlerini en üst düzeyde uygulatan lider ya da yönetim kadrolarından geldiklerini unutmuşa benziyorlar. Örgüt ve kadrolarını eritmenin yanısıra görev aldıkları illegal örgüt platformlarında, Kurdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin gelişmesinde ayak bağı oldukları gerçeği nasıl inkar edebilirler. Daldan dala uçan bu insanların, legalitede nasıl bir yöntem uygulayacaklarını ve ne kadar basarılı çalişmalar sergileyeceklerini zaman gösterecek. Ancak, illegaliteden gelen siyasilerin TC yasaları çerçevesinde legalleşmak istemeleri ile Kürt ulusal sorununun legalleşmesini eş anlamlıymış gibi görüntülemek istemeleri yanlış ve tehlikelidir.

3 Eylül 2001 tarihli Milliyet gazetesine konuşan HADEP Genel Başkanı Sayin Murat Bozlak, “HADEP ayrılıkçı, ilkel ve Etnik milliyetçi bir parti değil. Biz kendimizi hiçbir zaman Kürt partisi olarak görmedik.
Ama başkaları HADEP’i öyle göstermeye çalıştılar. Biz Türkiye partisiyiz” demektedir. Sayın Bozlak, Merkezi otoriteden ulusal ve demokratik haklarını talep eden sömürge ulusların milliyetçiliği, ilkel milliyetçilik değildir. Özü itibariyle ilerici ve ulusaldır, ilkel milliyetçilik, egemen ulus milliyetçiliğidir. Ayrıca, Kürt ulusunu, devrimcilik adına egemen ulusun üniter devlet yapısına entegrasyonunu öngören zihniyet ilkel milliyetçiliğin güdümünde olan ilkel devrimciler olsa gerek. Sayın Bozlak, bu zihniyet, seçimlerde bir Milyonu aşkın Kürt oyunu almış olmasına rağmen uygar dünya HADEP’i, Kürt ulusunun gerçek temsilcisi olarak görmemiş ve görmemektedir. Sizce bu bir anlam ifade etmiyormu?

TC Üniter Devlet yapısı içinde Kürt sorununun politik çözümünü ve demokrasi’yi porgramının merkezine oturtan kürt yoğunluklu siyasilerin olusturduğu kitlesel bir partiye, Kürt Partisi izlenimi verme çağı kapanmıştır. Bu anlamda, Üniter Devlet tezine sarılan Kürt aydın ve siyasilerinin AB Katılım Ortaklığı Belgesi ve Kopenhag kriterleri koşullarna uygun; Türkiye halklarının tarihi ulusal cografya gerçeğine ve eğemen eşitliğine dayalı yeni çözüm kosullarını önermeleri gerekir.

Bu bağlamda, Kürt ulusunun temsilcileri, kendi öz kimliği ve Kurdistan ulusal demokratik istemleriyle ortaya çıkmalıdırlar. Partinin ismilendirilmesinde mutlaka Kürt ya da Kurdistan sözcüğü kullanılmalıdır. Programda Kurdistan yönetimine talip olduklarını açiklamalari gerekir. Örneğin; Özerk, Federal ya da Bağımsız Kurdistan yönetim seçeneklerinden birine talip olmaları gerekir. Aksi takdirde TC devletinin yasalari içine kendini haps eden Kürt aydınlarının kurmuş ya da kuracakları parti HADEP Genel Baskanı Sayın M.Bozlak’ın dediği gibi Kürt partisi olamazlar. Olsa olsa bir Türkiye partisi olur. Böylesi bir parti’yi Türk politikacı Süleyman Demirel kurnazlığı ile “gözümün içine bak ne demek istediğimi anla” kabilinden Kürdistan ulusal partisi olarak lanse etmeye kalkışmak, AB ve dünya kamuoyu önünde TC derin devlet yönetiminin ekmeğine yağ sümek demektir. Bunun adına Kürt ulusal sorununu legalleştirmak ya da gündemlestirmek denemez. Bunun adına teslimiyet ve Kürt Ulusu’nu, TC politikalarına uygun üniter devlet yapısı içinde entegrasyonu öngörmek demektir. Bu tehlikeli oyuna Kürt yurtseverlerin alet olmamaları gerekir.

Uygar dünya, Kurdistan sorununun çözümünde Kürdistan sömürgecileri tarafından yönlendirilmeyen ve güdümlü olamayan Kurdistan ulusal kimliği ve Kurdistan ulusal programı ile ortaya çıkan güçlü siyasal bir Kürt oluşumunu muhatap arıyor. Bu anlayışa sahip olmayan ve riski göze almayan legal ya da illegal parti, Kurdistan siyasal hareketinde başka türlü başarılı olma şansı yoktur.

e-post : nezirsemmikanli @ yahoo.se

EK :
Kopenhag Kriterleri ile AB – Katilim Ortakligi Belgesi’nin Türkiye halklarinin ulusal ve demokratik sorunlarinin çözümüne iliskin öneme haiz olan, Siyasi kriterleri asagiya çikarilmistir.

KOPENHAG KRITERLERI
“22 Haziran 1993 tarihli Kopenhag Zirvezi’nde, “Avrupa Konseyi, Avrupa Birligi’nin genislemesi merkezi Dogu Avrupa Ülkelerini kapsayacagini kabul etmis ve ayni zamanda adaylik için basvuruda bulunan ülkelerin tam üyeligi kabul edilmeden önce karsilamasi gereken kriterleri de belirtmistir. Bu kriterler Siyasi, Ekonomik ve Topluluk mevzuatinin benimsenmesi” olmak üzere üç grupta toplanmistir.

Siyasi Kriterler : Demokrasi, hukukun üstünlügü, insan haklari ve azinliklara saygi gösterilmesini ve korunmasini garanti eden kurumlarin varligi,
Ekonomik Kriterler : Isleyen bir pazar ekonomisinin varliginin yanisira, Birlik içindeki piyasa güçleri ve rekabet baskisina karsi koyma kapasitesine sahip olunmasi.

Topluluk mevzuatinin benimsenmesi : Siyasi, Ekonomik ve parasal birligin amaçlarina uyma dahil olmak üzere üyelik yükümlülüklerini üstlenme kabiliyetine sahip olunmasi.

Politik Kriterler :
– Istikrarli ve Kurumsallasmis bir demokrasinin var olmasi,
– Hukuk devleti ve hukukun üstünlügü,
– Insan haklarina saygi,
– Azinliklari korunmasi” gibi dört ana kriter açisindan degerlendirmeye alinacaktir.

Genel olarak; ülkenin çok partili bir demokratik sistemle yönetiliyor olmasi, hukukun üstünlüyüne saygi, idam cezasinin olmamasi, azinliklara iliskin herhangi bir ayrimciligin bulunmamasi, irk ayrimciliginin olmamasi, kadinlara karsi her türlü ayrimciligin yasaklanmis olmasi, Avrupa Konseyi Insan Haklari Sözlesmesinin tüm maddeleri ile çekincesiz kabul edilmis olmasi, Avrupa Konseyi Çocuk Haklari Sözlesmesininkabul edilmis olmasi gibi özellikler dikkate alinmaktadir. Ancak, bu ilkelerin varligi tek basina yeterli olmamakta, ayni zamanda kesintisiz uygulanir olmasi gerekmektedir.” (1)

AB – KATILIM ORTAKLIGI BELGESI
Avrupa Birligi Komisyonu, “bir yol haritasi “ olarak tanimlanan ve Türkiye’nin tam üyelik stratejisini tek tarafli olarak belirledigi Katilim Ortakligi Belgesi’ni 8 Kasim 2000 tarihinde açikladi. Belge, AB’nin en yüksek karar organi olan AB Konseyinin Aralik 2000 toplantisinda onaylandiktan sonra resmi olarak geçerlilik kazanan.

AB Komisyonu’nun Ilerleme Raporundaki analizler temel alinarak, Türkiye için belirlenen öncelikler ve orta vadeli hedefler bölümünde:

4.1 Kisa Vade (2001) Siyasi Kriterler :

– Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi’nin 10. Maddesi ile uyumlu olarak, ifade özgürlügü ile ilgili hukuki ve anayasal garantilerin güçlendirilmesi. Siddet yanlisi olmayan görüsleri dile getirmekten hüküm giymis kisilerin durumuna egilinmesi,
– Barisçil toplanti yapma ve dernek kurma özgürlügüne iliskin hukuki ve anayasal garantilerin güçlendirilmesi ve sivil toplumun gelismesinin tesvik edilmesi,
– Iskenceyle mücadeleye iliskin hukuki hükümlerin güçlendirilmesi ve gerekli tüm önlemlerin alinmasi ve Avrupa Iskencenin Önlenmesi Sözlesmesine riayetin saglanmasi,
– Durusma öncesi tutuklulukla ilgili hukuki süeçlerin Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi hükümlriyle ve Iskencenin Önlenmesi komitesi’nin tavsiyeleriyle uyumunun güçlendirilmesi,
– Tüm insan haklari ihlallerine iliskin tashih imkanlarinin güçlendirilmesi,
– Münferit ülkeler ve uluslararasi kuruluslarla karsilikli isbirligi içinde, kanun uygulayici memurlarin insan haklari egitimlerinin yogunlastirilmasi,
– Devlet Güvenlik Mahkemeleri de dahil olmak üzere, yarginin islevselliginin ve verimliliginin uluslararasi standartlara uygun sekilde gelistirilmesi.

Özellikle hakimlerin ve savcilarin, insan haklari alani dahil olmak üzere, AB mevzuati hakkindaki egitimlerinin kuvvetlendirilmesi,
– Idam cezasina iliskin fiili moratoryumun muhafaza edilmesi,
– Türk vatandaslarinin televizyon ve radyo yayinciliginda anadillerini kullanmalarini yasaklayan hukuki düzenlemeler var ise kaldirilmasi,
– Tüm vatandaslarin ekonomik, sosyal ve kültürel imkanlarinin arttirilmasi amaciyla, bölgesel farkliliklarin azaltilmasi ve özellikle Güneydogu’daki durumun iyilestirilmesi için kapsamli bir yaklasim gelistirilmesi,
– Siyasi diyalog çerçevesinde, BM Genel Sekreteri’nin Kibris sorununa kapsamli bir çözümün bulunmasi sürecinin basarili bir sonuca ulastirilmasi yönündeki çabalarinin kuvvetle desteklenmesi
– Tarim reformunun sürdürülmesi. Özellestirilmenin sürdürülmsi.

Tarim :
– Isleyen bir toprak kayit, hayvan belrleme sistemi ile bitki sertifikasi sisteminin gelistirilmesi ve tarim piyasalarinin izlenmesi için idari yapilarin iyilestirilmesi ve çevresel, yapisal ve kirsal gelisme önlemlerinin uygulanmasi
– Hayvan ve bitki hastaliklari ile mücadele için mevzuatin uyumlastirilmasi birinci önceligi olusturacak sekilde, toplulugun hayvan ve bitki sagligi mevzuati için uygun bir uyum stratejisinin kurulmasi ve laboratuvar testleri, teftis düzenlemeleri ve kurumlari basta gelmek üzere uygulama kapasitesinin yükseltilmesi.

Istatistik :
– Özellikle nüfus ve sosyal istatistikler, bölgesel istatistikler, is istatistikleri, dis ticaret ve tarim istatistikleri olmak üzere, istatistiklerin daha da gelistirilmesi için bir strateji benimsenmesi,
– Is kayitlarinin AB standartlarina ulastirilmasi.

Istihdam ve Sosyal Isler :
– Müktesabata uyum için bir strateji ve ayrintili bir programin benimsenmesi,
– Çocuk isçileri sorununun çözülmsi yönündeki çabalarin daha da güçlendirilmesi,
– Aralarinda sendikal haklara sayginin temini ve sendikal faaliyetlerin önündeki sinirlayici kosullarin kaldirilmasi da olmak üzere, faal ve otonom sosyal diyalog için kosullarin yerinde olmasinin saglanmasi,
– Müktesabatin gelistirilmesi ve uygulanmasi için sosyal ortaklarin kapasite olusturma çabalarinin desteklenmesi.

Telekomünikasyon :
– Lisans, enterkoneksiyon ve Evrensel Hizmet alanlarinda AB müktesabatina uyumun saglanmasi; liberalizasyon ihtiyaclarinin daha fazla belirginlestirilmesi.

Bölgesel politika ve yapisal unsurlarin esgüdümü:
– Topluluk kurallarina uygun olarak bir NUT’s (istatistik amaçlarla bölgesel birimlerin isimlendiril-mesi) siniflandirilmasinin hazirlanmasi,
– Etkin bir bölgesel politika gelistirilmesi için bir strateji benimsenmesi,
– Türkiye’nin planlanma sürecinde proje seçimi bakimindan bölgesel politika kriterleri olusturulma-sina baslanmasi,
Kültürel ve Görsel-isitsel Politika :
– Özellikle sinir Tanimayan Televizyon Direktifi çerçevesinde, görsel-isitsel politika alanindaki mvzuat uyumuna baslanmasi,
Çevre :
– Müktesabatin üstlenmesi için direktife dayali ayrintili bir uyum programinin benimsenmesi,
– Çevre Etki Degerlendirmesi direktifinin üstlenilmesi,
– Yatirimlari finanse etmek üzere, uyum maliyeti, kamu ve özel kesimin yillik gerçekçi mali kaynaklari tahminlerine dayanan bir plan (direktife dayali) gelistirilmesi.
Adalet ve Içisleri :
– Avrupa Birligi’nde adalet ve içisleri (AII) alanindaki mevzuat ve uygulamalar ile ilgili bilgi ve bilinçlenme programlarinin gelistirilmesi,
– Organize suçlar, uyusturucu kaçakçiligi ve rüsvet ile mücadelenin artirilmasi ve kara para aklama ile mücadele kapasitesinin güçlendirilmesi.
Gümrükler :
– Serbest bölgeler mevzuatina uyuma devam edilmesi ve yeni Gümrük Yasasinin ve uygulanma yönetmenliginin uygulanmasinin saglanmasi.

Idari ve adli kapasitenin güçlendirilmesi :
– Müktesabatin benimsenmesi, uygulanmasi ve idare edilmesi için kamu yönetiminin kapasitesinin özellikle egitim ile yasal olmayan ve yasal olmayan insan ve uyusturucu kaçakçiligini önlemek için etkin sinir kontrollerinin gelistirilmesi dahil olmak üzere Bakanliklar arasinda esgüdüm saglamak süretiyle iyilestirilmesi,
– Ilgili idari kurumlarin güçlendirilmesi dahil kamu yönetiminin modernizasyonunun hizlandirilmasi,
– Mali kontrol islevlerinin güçlendirilmesi, gümrüklerin etkinliginin iyilestirilmesi ve vergi idaresinin modernlestirilmesi ve hileye karsi mücadele kapasitesinin artirilmasi; sinirlar da dahil olmak üzere hayvan bitki sagligi kontrollerinin güçlendirilmesi, Adli Sistemin isleyisinin iyilestirilmesi ve Topluluk Hukuku ile bunun uygulanmasi ile ilgili olarak Adli makamlara yönelik egitimin daha da güçlendirilmesi.

– Program yönetimi için yasal, idari ve bütçeye iliskin çerçevenin (muhasebe el kitabi ve muhasebe hesaplari) benimsenmesi,
4.2. Orta Vade Siyasi Kriterler :
– Tüm bireylerin, herhangi bir ayirim yapilmaksizin ve dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi görüs, felsefi nanç veya dinine bakilmaksizin, tüm insan haklari ve temel özgürlüklerinden tam olarak yararlandirilmasinin temini. Düsünce, vicdan ve din özgürlügünden yararlanma kosullsrinin daha da gelistirilmesi,
– Türk anayasasi ve ilgili diger yasalarin, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesinde belirtildigi sekliyle Türk vatandaslarinin hak ve özgürlükleri garanti altina alinacak sekilde gözden geçirilmesi, bu gibi yasal reformlarin uygulanmasinin AB üye devletleri uyumunun saglanmasi,
– Idam cezasinin kaldirilmasi, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesinin 6. Protokolünün imzalanmasi ve onaylanmasi,
– Uluslararasi Siyasi ve Medeni Haklar Sözlesmesi ile ihtiyari ek protokolünün ve Uluslararasi Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözlesmesi’nin onaylanmasi,
– Hapishanelerdeki mahkumiyet sartlarinin, Tutuklulara Muameleye iliskin BM Minimum Standart Kurallarina ve diger uluslararasi normlara uygun hale getirilmesi,
– AB üyesi devletlerin uygulamalari dogrultusunda, Milli Güvenlik Kurulu’nun anayasal rolünün Hükümete bir danisma organi olarak uyumu,
– Güneydogu’da geriye kalan olaganüstü hal uygulamasinin kaldirilmasi,
– Kökenlerine bakilmaksizin tüm vatandaslar için kültürel haklarin garanti edilmesi ve kültürel çesitliligin saglanmasi. Egitim alani da dahil olmak üzere bu haklarin kullanilmasini önleyen tüm yasal hükümlerin kaldirilmasi.

Ekonomik kriterler :
– Özellestirme sürecinin tamamlanmasi,
– Tarim ve mali sektör reformunun tamamlanmasi,
– Ücret ve sosyal güvenlik sisitemini sürdürülebilir olmasini saglama,
– Genç nesiller ile geri kalmis bölgelere özel bir dikkat göstererek, egitim ve sagligin genel seviyesinin iyilestirilmesinin saglanmasi.

Tarim :
– Tarim ve kirsal kalkinma politikalarinda müktesabat hazirliklarinin tamamlanmasi.

Istihdam ve sosyal isler :
– Kadinlara karsi ayrimcilik uygulamalarinin ve cinsiyet, irk, etnik, köken, din ve inanç, sakatlik, yas ve cinsi egilim nedenlerine dayali tüm ayrimci uygulamalarin ortadan kaldirilmasi.

– Is hukuku, kadin ve erkek arasinda esit muamele, is sagligi ve güvenligi, kamu sagligi alanlarinda AB müktesabatinin üstlenilmesi; ilgili idari yapilar ile sosyal güvenligin esgüdümü için gerekli yapilarin güçlendirilmesi.

Bölgesel politika ve yapisal unsurlarin esgüdümü:
– Ülke içi farkliliklari en aza indirmek amaciyla, degerlendirmegi izlemek üzere çok yilli bütçe usulleri ve yapilar kurmak da dahil olmak üzere, ekonomik ve sosyal dayanismayi saglamak için bir ulusal politikanin gelistirilmesi.

Kültür ve Görsel-isitsel politika :
– Görsel-isitsel mevzuata uyumun tamamlanmasi ve bagimsiz televizyon/radyo makaminin yetkilerinin güçlendirilmesi.

Çevre :
– Çevrenin korunmasi için kurumsal, idari ve izleme kapasitesinin güçlendirilmesi ile birlikte, özellikle çerçeve ve sektör mevzuati gelistirmek süretiyle, AB çevre müktesebatin uygulanmasi ve yürütülmesi,
– Çerçeve mevzuati, yatay mevzuat, dogal çevrenin korunmasi, su kalitesi ve atik yönetimi ile ilgili mevzuata özel bir önem vermek süretiyle müktesebatin uygulanmasi; bir atik yönetimi stratejisinin uygulanmasi,
– Izleme agi ve izin usulleri ile veri toplama dahil çevre kontrollerinin kurulmasi,
– Sürdürülebilir kalkinma ilkelerinin, tüm giger sektörel politikalarin tanimlanmasi ve uygulanmasiyla bütünlestirilmesi,
– Çevre Etki Degerlendirmesi direktifinin uygulanmasi ve yürütülmesi.

Adalet ve Icisleri :
– Topluluk hukuku, Adalet ve icisleri (aii) müktesabatinin uygulanmasi icin egitim programlarinin gelistirilmesi,
– Özellikle polis’in güvenirliliginin saglanmasi icin aii kurumlarinin daha da gelistirilmesi ve güclendirilmesi. …….

Idari ve Adli kapasitenin güclendirilmesi :
– Toprak reformunun tamamlanmasi ve bölge ve Belediye yönetimi kavramlarinin gelistirilmesi,
– Bölgesel düzeyde islevsel yapilar kurulmasi ve bölgesel gelisme ile ilgili mevcut idari yapilarin güclendirilmesi. …….






www.pdk-t.dk